
Hukuk fakültesinde okumanın hayatıma kattıklarından biri de “fikri mülkiyet” kavramıyla tanışmak oldu sanırım. Bir çok eğlenceli hukuk dersinin yanında her zaman en sevdiğim derslerden biri de fikri mülkiyete ilişkin dersler oldu. Şimdi geçmişe bakıp düşünüyorum da sanıyorum özgür yazılım ve açık kaynak kodla bu kadar ilgilenmemi sağlayan şeylerden biri de fikri mülkiyet kavramına, kavramın kendisini yeniden tanımlamak zorunda bırakacak bir yorum getirmesi oldu.
Son yıllarda özellikle BT sektöründe çalışanlar “açık” olmanın gittikçe endüstri standardı haline gelmeye başladığının farkındadır diye tahmin ediyorum. Açık kaynak bence sadece bir endüstri standardı olmanın yanı sıra yazılım geliştirme şeklimizden (vim-go varken kim sahipli bir go IDE’si almak istesin ki) yazılım geliştirme metotlarına kadar bizi ve bu sayede bu yazılımları kullanan insanları etkiliyor. Kurumsal sistemlerde yıllardır var olan yazılım şirketlerinin bile kabuk değiştirmeye çalıştığı ve “açık” olmaya çalıştığı bir dönemde artık açık olmak, kazanan ve ön tanımlı olandır diyebilirim.
Açık olmanın bu kadar yaygın olmaya başlaması elbette çok güzel fakat daha fazla şey açık kaynaklı olmaya başladıkça daha fazla fikri mülkiyet sorununun ortaya çıkması da kaçınılmaz. İşte bu yazıyı da bu konudaki değerli (?) tespitlerimi sunmak için değil güncel bir meseleyi incelemek için yazıyorum. Eh evet, kısa girişler yazamadığım doğru.
Wix, wordpress ve karşılıklı açıklamalar
Bu yazıyı okuyup da wordpress’i duymamış birisi olacağını sanmasam da tedbiri elden bırakmayıp bilmeyenler için – merhaba genç ve yaşlı hukukçular – bir kaç satır ne olduğundan bahsedeyim. WordPress dünyada en çok kullanılan blog sistemlerinden biri olup – mesela bu site – blog yazmak isteyen insanlara bu bloglarını yazabilmeleri için eksiksiz bir altyapı sunmaya çalışan bir yazılım projesi / şirketi. Wordpress’in bir çok güzel özelliği bir yana en güzel özelliklerinden birisi de açık kaynak olması. Hatta wordpress bu noktada bayrağı bir adım öteye taşıyıp tüm ürününü bir özgür yazılım lisansı olan GPL ile lisanslamış durumda.
WordPress’i bilmeyenlerin hah bir de GPL çıktı dediğini duyar gibiyim. GPL aslında yazılım dünyasında kavramları değiştiren bir hareketin ilk üyelerinden biri olup benim tanımımla en asil duyguların lisansıdır. Eğer GPL nedir diye daha fazla bilgi almak istiyor ve önünüzdeki 48 dakika boyunca yapacak başka bir şey bulamıyorsanız şurada GPL ile ilgili 5 yıl önce verdiğim bir seminerin videosunu izleyebilirsiniz. Konumuzu ilgilendiren kısmı ise aşağıya özetledim.
Bir çok güzel özelliği dışında, GPL’in özelliklerinden birisi kullanıldığı yazılım projelerinin kaynak kodunun dağıtılmasının kısıtlanmasını engellemesidir. Dolayısıyla eğer bir yazılım GPL olarak lisanslandıysa bu yazılımı kendi yazılım projenizin içinde kullanmak için GPL metninde belirten tüm şartlara uymak zorundasınız. Aksi takdirde GPL kendi kendini imha edecek – görevimiz tehlike ile hukukun en fazla yaklaştığı andayız – ve bu sebeple sizi de yazılımın fikri mülkiyet sahibi karşısında korunmasız bırakacaktır.
GPL aynı zamanda bulaşıcı bir etkiye sahiptir. Yani eğer kendi projenizde bir GPL yazılım kullanıyorsanız yazılım projenizin tamamını GPL yapmanız gerekiyor. Elbette bu kuralın detayları var ama temelde hukukta kullandığımız mütemmim cüz kavramını düşünebilirsiniz.
Bu GPL’in de ne çok şartı var diyebilirsiniz ama dünyanın en çok kullanılan bazı yazılımlarının (her Android ve ios kullanan cep telefonu, muhtemelen uydu alıcınız, bir ihtimal arabanız, kahir ekseriyetle evde kullandığınız modeminiz) GPL ile lisanlandığını bilseniz inanın şaşardınız.
Geçtiğimiz gün – 2016 yılının 28 Ekim’inde- WordPress’i geliştiren şirket olan Automattic’in CEO’su Matt Mullenweg’in kendi blogunda yazdığı bir blog yazısı benim de yazımın temel konusunu oluşturuyor. Özellikle youtube’da agresif bir şekilde reklamlarını gördüğüm ve wordpress’in rakibi sayılacak bir şirket olan Wix’e yazdığı açık mektupta Mullenweg, Wix’in yayınlandığı son ios uygulamasının kullandığı metin editörüne baktığında editörün kendisine çok tanıdık geldiğini ve biraz daha incelediğinde editörün WordPress içinde kullandıkları react native uyumlu editör olduğunu anladığını söylüyor.
İşte fikri mülkiyet ve GPL’de bu noktada devreye giriyor. Mullenweg, wordpress’in GPL olduğunu dolayısıyla içindeki editörün de GPL ile lisanslandığını ve Wix’in bu editörü kendi yazılımında kullanarak GPL ile lisanslanan bir bileşeni kendi yazılımına dahil ettiğini ve GPL’in bulaşıcı olması sebebiyle tüm Wix uygulamasının GPL olarak dağıtılması gerektiğini ve beklentilerinin bu olduğunu aksi bir durumunsa lisans ihlali sayılacağını açıkça belirtmiş. Yazının bu işlerle ilgilenen çevrede hızla dağılması ile birlikte ciddi bir tartışma başladı ve tartışmayı Wix CEO’sunun cevabi mektubu izledi.
Bu mektupta ise özetle Wix’in CEO’su olan Avishai Abrahimi’nin kimseden kod çalmadıklarını, hali hazırda pek çok projelerinin açık kaynak olduğunu, hatta aldıkları kod parçasının da kendi github depolarında açık kaynak olarak bulunabileceğini okuduk. Hatta mektubun bazı yerlerinde de Wix’in iş modelinin Auttomatic tarafından kullanılmaya başlandığını ama bunu sorun etmedikleri gibi ilginç bazı ifadelerde var.
Bu mektuplaşmaların içinde benim dikkatimi çekense Wix’te editörden sorumlu olan Tal Kol’un medium’da yazdığı yazı oldu. Yazısında Tal, kendi kullandıkları editörün mobil uyumundan memnun olmadıkları için yeni bir editör arayışına girdiklerini, React Europe konferansında WordPress ekibi ile yaptıkları bir sohbette bu tip bir editörün wordpress’de olduğunu ve bu editörü alıp üzerinde değişiklik yaparak kendi ürünlerine dahil ettiklerini söylüyor.
Şu ana kadar görebildiğim kadarıyla Wix ekibi, WordPress’in sadece kendilerine atıfta bulunmadıkları için böyle bir mektup yayınladıklarını düşünüyor ama durum o kadar basit değil.
Lisans dediğin nar gibi bir şey
Şimdi gelin WordPress’in kullandığı bileşene bakalım. Bu bileşenin ismi WordPress-Editor-iOS ve sizin de görebileceğiniz gibi GPL ile lisanslanmış durumda. Github’da yer alan sayfalarına bakacak olursak WordPress’in de kendi bileşeni içinde farklı bazı lisanslara sahip yazılımlar kullandığını göreceksiniz. Bunlardan birisi de ZSSRichTextEditor. MIT lisansı ile dağıtılan bu editör wordpress editörünün temelini oluşturuyor. GPL’in aksine MIT lisansı, yazılımı dağıtanlara MIT lisansı ile dağıtmayı zorunlu kılmadığı için WordPress paket olarak kendi yazılımını dağıttığında bileşenlerin lisansları farklı olsa bile ortaya çıkan ürün GPL oluyor.
Wix çalışanları ise GPL olan bu ürünü alıyor üzerine React Native desteğini sağlayacak bir wrapper yazıyor ve bu wrapper ile birlikte asıl editörü Wix’in ios uygulamasına dahil ediyor. Olanlar da tam olarak burada oluyor zaten. GPL olan ürün wrapper ile etkileşime geçtiği için wrapper’ın kendisi de GPL haline geliyor. Wrapper’da Wix’in kendi sahipli yazılımı içerisinde kullanıldığı için de öyle amaçlanmamasına rağmen Wix uygulamasının GPL ile dağıtılması gereğini ortaya çıkarıyor.
GPL’in içinde yazıda çokça bahsettiğim GPL olarak dağıtmanın yanı sıra orijinal artiste atıfta bulunma ve GPL metnini dağıtmak gibi zorunlulukları da var ve Wix ekibi durumun farkında olmadığı için bu şartları da yerine getirmiyor. Sonrası tahmin edeceğiniz gibi mektuplar…
Şimdi ne olacak?
Wix her ne kadar cevabında tam olarak ne aksiyon alacağını açıklamamış olsa da WordPress’in tarafının istekleri gayet açık. Uygulamanın tamamının GPL olarak lisanslanarak kaynak kodunun kamuya açılmasını istiyorlar. Yazılım geliştirmeyenler için bu istek basit gelebilir ama burada Wix açısından bazı problemler var. Bunlardan ilki wix’in ticari sır saydığı hatta alameti farikası olarak gördüğü bazı teknolojileri bu yazılımda yer alıyor olabilir ve Wix ekibi bunları açmak istemeyebilir. İkincisi ise yazılımın kaynak kodlarının açılacağı öngörülmediğinden kaynak kodların açılması Wix için bazı teknik sorunlar ortaya çıkarabilir. Üçüncüsü Wix’in kendi yazılımı içinde bulunan diğer bileşenler yazılımın kaynak kodunun açılmasını engelleyecek lisanslarla sahip olabilir yani Wix istese de kaynak kodunu açamayabilir. Son olarak Apple ile problem yaşama ihtimalleri var. Apple’ın uygulamalara getirdiği DRM kısıtlamaları nedeniyle üzerinde eser sahibi olarak hak sahibi olmadığınız bir GPL yazılımı içeren uygulamanızı, uygulama dükkanına koymanız Apple ile olan geliştirici anlaşmasının ihlali manasına geliyor. Dolayısıyla uygulamanın bu sürümünün uygulama dükkanından kaldırılması da gerekebilir.
Peki bu istek ne kadar haklı? Elimdeki verilere ve okuduklarıma bakarak söyleyebilirim ki burada yaşanan problem yazılım geliştirme süreçlerinde dışarıdan kod katkısı alan bir çok şirketin süreci doğru yönetemeyerek karşılaştığı bir sorun. Lisans yönetimini ve kod alma sürecini doğru yapmadığınız durumlarda bu tip “sızmaların” olması kaçınılmaz oluyor ve günün sonunda bu ciddi problemler ortaya çıkarabiliyor.
GPL’in metni son derece açık. Atıf yapılmadığında, yazılımdan türeyen yeni bileşenler GPL ile lisanslanmadığında ya da yazılıma ait kaynak kodunu yayınlanmadığında ezcümle lisans metnine aykırı bir işlem yaptığınızda GPL – yani sizinle eser sahibi arasında hukuki geçerliliği olan tek metin – otomatik olarak geçersiz hale geliyor. Bu durumda geriye kalan eser sahibinin fikri mülkiyet hukukundan doğan haklarını kullanması ve sizi dava etmesi olacaktır.
Bundan kaçınmak için Wix’in alabileceği önlem ya eser sahibi ile anlaşmak – bu genelde bir şekilde özür dileyip ya yazılımı uygulamadan çıkarmakla ya da uygulamayı GPL yapmakla çözülüyor. – ya da hiç bir şey olmamış gibi yapmaya devam edip WordPress’in kendilerini dava edip etmeyeceğini görmek. Wix’in ne yapacağı belirsiz ama şu ana kadar en azından yaptıklarını kabul ediyor olmaları da önemli. Gerçi ilk açıklamalarını çok hızlı yaptılar. Pazartesi olmasını bekleyip bir grup avukat ve PR çalışanıyla daha iyi bir metin yazabilirlerdi.
Kıssadan hisse
Eğer bir yazılım projesi yönetiyorsanız ya da geliştiriyorsunuz bu hikayeden alınması gereken bazı dersler olduğunu unutmamak gerek. Eğer yazılımınıza dışarıdan bir kod katkısı alıyorsanız aldığınız katkının nasıl lisanslandığından ve bu lisansın size getirdiği hak ve yükümlülüklerden emin olun. Eğer çok fazla geliştiricinin olduğu bir yazılım varsa bu kod alma işinin standart bir sürece oturtulmasını sağlayın ve düzenli olarak kontrol edin. Bir gün böyle bir “problemle” karşılaşma ihtimalinize karşı nasıl hareket edeceğiniz ile ilgili bir planı olay olmadan önce yapın.
Kim bilir belki artık yazılım projenizin içinde sürekli bir avukat bulundurmanın vakti gelmiştir…
Bir yanıt bırakın